Sosyal Medya

Güncel

Amerikan güdümlü 12 Eylül darbesine Sovyetler’in cevabı olarak PKK’nın ortaya çıkışı - İbrahim Kiras

Aşağı yukarı kırk yıldır başımızda bir “bölücü terör” belası var. Soğuk Savaş şartlarında Rus desteğiyle ortaya çıkıp bölgede zemin bulan PKK’nın Türkiye için oluşturduğu tehdit sonraki süreçte dünyadaki ve bölgedeki bütün dengeler değişirken de bertaraf edilemedi. Bunu sadece sosyolojiyle açıklamak eksik olur; Türk dış politikasının zaafları ve yetersizlikleriyle de ilgili bu problem.



Gerçi PKK terörünü başımıza bela eden faktörleri alt alta sıralamaya kalkışsak yüzlerce maddelik bir liste çıkar ortaya. Ama bunların çoÄŸu sebep deÄŸil sonuç hükmündedir aslında. Yani karşımızdaki tehdidi bertaraf edebilmek için baÅŸvurduÄŸumuz yöntemlerin yan etkileri…
 
En büyük hatamız bölücü eğilimlerle mücadeleyi bölücü terörle mücadeleden ayırt etmeyi beceremeyişimiz. Elbette biriyle mücadele edelim, diğerini boş verelim falan demiyorum. Bu iki mücadelenin iki ayrı yöntem ve planlama çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini söylüyorum. Her ikisini de doğru düzgün yapamadık bugüne kadar. Hep ifratla tefrit arasında gidip geldik. Ya terör örgütünün propagandasına hizmet edecek tarzda yaklaştık meseleye ya da Kürt vatandaşlarımızı kucaklıyoruz diye teröristlerin de faaliyet alanını rahatlattık.
 
Türkiye’nin Kürtleri arasında bölücü eÄŸilimler Osmanlı’nın son dönemlerine kadar uzanan bir tarihe sahip; ama PKK gibi bir örgütün kuruluÅŸundan kısa süre sonra alabildiÄŸine semirip halktan da destek görür hale gelmesinin tam da 12 Eylül sonrası askeri rejim günlerine denk gelmesi boÅŸuna deÄŸil. Bir komplo teorisine baÄŸlamak için söylemiyorum bunu; bölgedeki sosyolojinin artık “asker kafasıyla” yönetilebilir olmaktan çıkmış olduÄŸu bir dönemin özelliklerine dikkat çekmek istiyorum.
 
***
 
Amerikan güdümlü olduÄŸunu artık sağır sultanın da bildiÄŸi 12 Eylül darbesine Sovyetler’in cevabı olarak da okunabilir elbette PKK’nın ortaya çıkışı. Ancak asıl mesele, baÅŸta da söylediÄŸim gibi, SoÄŸuk SavaÅŸ dönemi ve bu dönemin ÅŸartları ortadan kalktıktan sonra bile bu meseleyi çözmeye yönelik politik/diplomatik bir hamle gerçekleÅŸtiremeyiÅŸimiz. PKK’nın bu sefer Batılı müttefiklerimizin kısmi etki ve yönlendirmesi içinde Türkiye için tehdit olmayı sürdürmesi…
 
PKK terörüyle mücadelede baÅŸarı kazanmak için neler yapılması gerektiÄŸine dair bugüne kadar söylenmiÅŸ olan sözler, yazılmış yazılar toplansa Washington’dan Moskova’ya kadar yol olur ama bunları özetlemeye kalkıştığınızda elinizde fazlaca bir ÅŸey de kalmaz. Üç aÅŸağı beÅŸ yukarı iki torba içinde toplanabilir bu önerilerin tamamı. Biri devletin Kürt vatandaÅŸlarını daha fazla kucaklama torbası, diÄŸeri de teröristlerle daha sert ve etkili mücadele edilmesi torbası. Aslında bunların her ikisi de doÄŸru tespitlerden yola çıkan doÄŸru öneriler ama problem bu ikisinin aynı anda ve birbiriyle uyumlu ÅŸekilde yapılamamış ve yapılamıyor olmasından kaynaklanıyor.
 
Diğer yandan üçüncü bir torba daha var ki o epeyce boş durumda. Yani içinde çok fazla öneri veya proje yok. Aslında bizim en büyük eksiklerimizden biri de bu üçüncü torbanın yeterince doldurulamamış olması. Bu torba dış politika torbası...
 
Türkiye gibi bir ülkeyi hedef alan terör dalgasını sadece birtakım örgütlerin kendi baÅŸlarına oluÅŸturdukları politik stratejilere baÄŸlamayacaksak bu terörün yolunu açan, teÅŸvik eden, en azından önlenmesine yardımcı olmayı düşünmeyen güçlerin Türkiye’den ne istediÄŸini iyi analiz etmek ve karşımızdaki cepheyi küçültmenin imkanlarını araÅŸtırıp bulmak gerekiyor.
 
Düşünün ki son dönemde Türkiye’nin büyük ÅŸehirlerini kana bulayan eylemleri gerçekleÅŸtiren teröristlerin büyük çoÄŸunluÄŸu Kobani’de eÄŸitim görmüş ve oradan buraya gönderilmiÅŸ kiÅŸiler. Ama ne yazık ki içinde bulunduÄŸumuz ÅŸartlar dolayısıyla devletimizin eli uzanamıyor Kobani’ye. Bu durum, kibarca söylemek gerekirse içinde bulunduÄŸumuz bölgesel ÅŸartların veya daha kaba ifade edilecekse dış politika alanındaki açmazlarımızın yansıması.
 
Buraya nasıl geldiğimizi çok tartıştık, muhtemelen bundan sonra da tartışmaya devam edeceğiz ama PKK terörünün bertaraf edilemeyişi ve dolayısıyla Kürt meselesinin de daima zehirlenmeye maruz durumda bırakılışı üçüncü torbanın boş bırakılmış olmasından ayrı düşünülmemeli bence.
 
Keza benim ÅŸahsen 2011’den bu yana dış politikada “dostları çoÄŸaltıp düşmanları azaltmayı” savunmamın esbab-ı mucibesi de iÅŸte bu dış politika torbasında.
 
Ä°BRAHÄ°M kÄ°RAS - KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.